Dışarı çıksak ve insanlara
‘hayatınızda sizi kayıtsız şartsız seven birileri var mı?’ diye sorsak, gelecek
cevapların yüzde seksen dört nokta yedisi ‘evet, ailem’ diye cevap verecektir.
Bunun sebebini düşündünüz mü? Neden dışımızdaki insanlara güvenemezken veya
sevemezken, ailemiz deyince aklımıza en ufak bir şüphe gelmez. Küçükken bir
yaramazlık yaptığımda, bir dersten zayıf aldığımda ya da ailemin kızacağını
düşündüğüm bir hareket yaptığımda annemin hiç tereddüte düşmeden söylediği bir
şey vardı. Derdi ki ‘ne yapmış olursan ol benimle paylaş ve ne yapmış olursan
ol sana olan sevgimiz asla azalmayacak.’ Ve ardına kocaman sarılırdı. Aile olan
insanlar birbirinin sevgisinden şüphe duymazdı çünkü.
İşte her şeyin açıklığa
kavuştuğu nokta burası. ‘Tanrıyı ve insanları deneme.’ Diyen Nietzche’ye
katılıyorum. Katılıyorum çünkü kimin sevgisini sınadıysak onu kaybettik. O
kadar güvensizdik ki kimsenin bizi çok seveceğine inanmadık o kadar inanmadık
ki o kadar olur. Ve bize şans olarak gönderilen insanları kaybetmemiz
kaçınılmaz olarak gerçekleşti. Doyumsuzluk, hep daha fazlasını istemek gibi
özelliklerle lanetlenmiş gibiyiz. Bunların farkına varmakta biraz olsun
insanlaştırır umarım bizleri. Dikkat edin bundan sonra birini sevmeye
başlayınca ondan olan beklentilerinizi, isteklerinizi en düşükte tutmaya
çalışın, bir hareketinden dünyanın anlamını çıkarmayın. Hakkını verin demiyorum
ama gayret gösterin.
Hayatınızdaki insanları
kaybetmemeniz ve kocaman sevmeniz dileğiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder