1 Haziran 2019 Cumartesi

MASUMİYET


Bekir ve Uğur’un hikayesinin başlangıcı olan ‘Masumiyet’ filmi 1997 yılında çekilmiştir. Bekir’in sadece Uğur’un yanında olma pahasına yirmi senedir sürüklenişinin, bunun dayanılmaz hale gelmesinin ve buna son verişinin; Uğur’un Zagor peşinden şehir şehir gitmeye devam etmesinin ve bu uğurda ne kızını ne de normal bir hayatı umursamış olması öyküsünü seyretmeye başladığımız hikayenin devamı ama aslında başlangıcı ve onlarla yolları kesişen Yusuf’un hikayesini seyrediyoruz. Hayatımızın büyük bir çoğunluğunu mantıklı seçimlerimizin oluşturduğunu düşünürsek, yani Yusuf gitmek için çıktığı o otele geri dönmeseydi, ya da Bekir defalarca Uğur’dan uzaklaşıp defalarca geri dönmeseydi her şey çok daha farklı olabilirdi. Her durumun, duygunun aşırılığının zararı mı yoksa Bekir’in ısrarla Uğur’un ardından gidip hayatımı mahvettin diye bağırıp çağırıp çaresizce onu beklemeye devam etmesi mi, Yusuf’un hem katil hem de masum tarafını görüp sessizliğinin sebebi ablası mı, yoksa bütün çaresizlikler içinde ayakta durmaya çalışan Uğur mu? Asıl masumiyet kim, hangisi, nerede? Her iki filmi de seyrettikten sonra içinizde oluşan o duygu yoğunluğu aynı oluyor. Bağımsız sinemanın en iyi örneklerinden biri olan ‘Masumiyet’ hayatın siyah tarafını yine gözler önüne seriyor. Köhne otel odaları, kıyafetler, her akşam ayrı oynayan Yeşilçam filmleri, kasetler, dilsiz, sessiz, her ayrıntısı ayrı güzel olan filmi yine biraz daha iyi bir ruh halindeyken seyretmeniz tavsiye edilir. İyi bayramlar…
Bir Tavsiye: Filmdeki kır sahnesi Haluk Bilginer'in tiradı
Bir Tavsiye: Cem Belevi-Bundan Sonra

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder