Hayatımız boyunca bir sürü yeni insan görürüz,
tanışırız, iletişim kurarız. Büyük bir çoğunluğu geçip gider. Yani gelirler bir
süre durur, oyalanır ve giderler. Aslında gelişlerinden bellidir gidecekleri, umarsızlardır
çünkü bilirsiniz siz ya da bir başkası fark etmez, vaktini doldurur ve gider. Çok
az insansa içinizi görür, gerçekten görür. Onlara bir şeyleri konuşarak
anlatmazsınız sizi susmanızdan bilirler, bakışınızdan, gülüşünüzden ne
düşündüğünüzü ne söylemek istediğinizi anlarlar. Oysa diğerlerine bir şeyleri
anlattığınızda bile anlamamışlardı, o kadar çok kelime sarf etmiştiniz ki artık
konuşma isteğiniz bitmişti ve neticede yine anlaşılmamıştınız. Sizi görebilen
insanlar sizi tarif eder, neyi nasıl yaptığınızı, neyi sevip sevmediğinizi
hatta size sizinle ilgili öyle bilgiler verirler ki siz bazen kendinize
şaşarsınız. Onun gözü, gönül penceresi o kadar güzeldir ki orada açan bir
papatya olursunuz bir anda. Gözü gibi bakar gözünden anlarsınız. Sade, gösterişsiz
buna rağmen parıltılı. İnsanları sizi tarif etmesinden anlarsınız, anlatışından
sizinle mutlu olup olmadığını, sevgiliden önce dost olup olmadığını, sırtınızı
yaslayıp güvenle huzurla aynı takımda olup olmayacağınızı anlarsınız. Gönlünüze
kendinizi anlatmak zorunda kalmadığınız, anlaşılmayı beklemediğiniz eşler
bulmanız dileğiyle…
Bir Seyirlik Tavsiye:Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı 2
Bir Dinlemelik Tavsiye: Göksel- Hiç Yok
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder