Neden en yakınımıza gereken
özeni göstermek zor gelir? Yanımızda sevdiğimiz, ailemiz varken onları
avucumuzda sıkı sıkı tutmamız gerekirken niye hep kenarda bekletiriz?
İnsan yetiştirildiği gibi
şekillenir. Doğduğumuzda boş bir defter gibiydik ve ailemiz bizim sayfalarımızı
doldurmaya başladı zaman geçtikçe öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız, okuduklarımız,
yaşadıklarımız bazı temel düşünce kalıpları oluşturmamıza neden oldular. Bu
kalıplar iyi veya kötü, faydalı veya zararlı gibi bir çok ayrıma uğradı. Zaman
geçti ve hayatımıza gerçekten kıymet verdiğimiz insanlar girmeye başladı. Onlarında
kalıp düşünceleri var ve iki insanın anlaşması için ya bu fikirlerin birbiriyle
uyuşması (bence de sence durumu, uzun süren ilişki) ya fikirlerin uyuşmaması
ama çokta dert olmaması veya zıtlıktan beslenme (saygı çerçevesi durumu, seyrek
görüşme) ya da ortak bir paydada buluşulması, her iki tarafın çözüm üretmesi (peki
şöyle bir şey yapsak olur mu? olur durumu, ileriye yönelik ilişki) o halde
seviyorsak ve seviliyorsak uyumlu olmayan kalıplarda ortada buluşmak gerekiyor.
Yani bu hayatta değiştiremem kalıpları hariç alışkanlık olanları
değiştirebilmeliyiz en azından denemeli ve verilen kıymeti gösterebilmeliyiz. En
çok güvendiğimiz hep yanımızda olan ailemiz bile zamanı geldiğinde bizi
bırakmak zorunda kalıyorsa, kimseye garanti gözüyle bakmamamız gerekiyor. Zaten
seviyor deyip gönlünü kırmamak gerekir sonra toprağa sarıldığınızda, gidenin
arkasından bakakaldığınızda veya yanınızda olup aslında yanınızda olmadığını
anladığınızda her şey için çok geçmiş olabilir. O yüzden en büyük özeni
ailenize, sevdiğinize gösterin.
Nasıl ki bir çiçeği sadece toprağa
gömüp büyümesini bekleyemediğiniz gibi sevginizi de her geçen gün büyütün,
gönül almanın gönül kırmaktan daha huzurlu olduğunu hissedeceksiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder