19 Kasım 2019 Salı

ELMA DEĞİL


Türk Dil Kurumu sözlüğünde ‘sevmek’ kelimesinin anlamı;

1-Sevgi ile bağlılık duymak

2-Birine sevgi ile bağlanmak, gönül vermek

3-Çok hoşlanmak anlamına geliyor. ‘Aşk’ ise bunun bir tık fazlası aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi anlamına geliyor.

Hepimize az çok aynı şey olmuştur. Her günkü gibi bir gündür ve birden o kapıdan girer, kalabalık içinden onu fark edersin, biri bir fotoğraf gösterir, yazılan bir yazıyı okursun ve merak edersin. Kapıdan on kişi girer ama sen onu merak edersin. Bin kişi yürüyordur o sokakta ama sen onu görürsün. Hiçbir şey dikkatini çekmiyordur ama o çeker. Yani her şey merakla başlar. Ne yapıyor, nasıl biri, nelerden hoşlanır, en sevdiği renk ne, ne tür film seyreder, burcu ne… ve daha birçok soru aklında kımıldanmaya başlar. Eğer bu soruların muhatabına yakınsanız, konuşabiliyorsanız şanslı bir azınlıktasınız demektir. Yok bir kere görmüş ve bir daha göremeyecekseniz birkaç gün aklınızda durur ama uzun süre devam etmez bu hisler. Tabii aslında sevenlerin düşünse de üzerinde pek durmadığı bir konu; hissedilenlerin karşılıklı olup olmadığı? Aslına bakılırsa hisler karşılıklı da olsa genelde bir taraf daha fazla sever ama gönül ister ki eşite yakın olsun bu hisler. Takıntısız platonik insanlar için sevgi o kişi sevmese de devam eder çünkü duygular her ne kadar karşı tarafa doğru olsa da aslında kaynağının kendisi olduğunu bilir. O sebeple sevilmediği için karşı tarafı suçlamaz yani sevse daha güzel olurdu belki ama sevmek zorunda da değil. (Bknz: yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? N.H.Ran) Tüm bunlardan bağımsız haberlerde devamlı gördüğümüz ruh hastası grubu var bir de kendilerini sevdiğim için yaptım diye utanmadan savunan tiksinti bir insancık grubu. Biz şunu bir türlü anlayamadık, sevmek iyi tamam seviyorum, ben çok seviyorum diye bağırması iyi ona da tamam da bu aşırı sevgi ayarsızca, zarar vererek, kanatarak, acıtarak sevmekse onu ne yapalım? Sevdiğin zaman bu karşı tarafı senin her yaptığına katlanmak zorunda mı bırakır veya zorla mı sevdirdi bu insan sana kendini yani çıldırıyorum sayın okuyucu sabahtan beri, bu yazıyı yazmamın sebebi sabah kadın cinayetleri ile bir dosya okudum. Etkisinden kurtulamadım. O kadar sinir bozucu, o kadar saçma savunmalar var ki. Biz toplum olarak güzel sevmeyi öğrenememişiz. Az sev, abartmadan sev ama güzel sev, incitmeden, kırmadan dökmeden. Aradığını bulamadın mı, senin sevdiğin kadar sevmedi mi sevdiğin seni, başka bir yol bul, uzak dur bazen sadece olmaz. Yani o kadar güzel olmaz ki ancak bu kadar olmayabilirdi dersin. Yobazlığa, kendi yaptıklarına kör olmaya, başkasının canını bile isteye yakmaya ne hakkın var senin! Kimse kimsenin egosunu okşamaya gelmiyor dünyaya herkes kendi hedefine, yoluna baksın, sende seni sevene bakarsın olur biter. Ama yok gözden de gönülden de düşsün. Bunu istiyorsa yapacağımız hiçbir şey yok demektir.

Neticede sevmek kaçınılmaz, kalbim çöle döndü de deseniz o çölde çiçek açtıracak mutlaka biri vardır. Yeter ki sabırla, umutla beklemeyi bilelim.

Özdemir Asaf’ın da dediği gibi:



Bir seviyi anlamak

Bir yaşam harcamaktır,

Harcayacaksın.



Bir Tavsiye: Yastıklı Şarkı- Ezginin Günlüğü
            İmkansız-Yeni Türkü
            Yapma N'olursun- Dolu Kadehi Ters Tut  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder