1-Sevgi ile bağlılık duymak
2-Birine sevgi ile
bağlanmak, gönül vermek
3-Çok hoşlanmak anlamına geliyor.
‘Aşk’ ise bunun bir tık fazlası aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi anlamına
geliyor.
Hepimize az çok aynı şey
olmuştur. Her günkü gibi bir gündür ve birden o kapıdan girer, kalabalık
içinden onu fark edersin, biri bir fotoğraf gösterir, yazılan bir yazıyı
okursun ve merak edersin. Kapıdan on kişi girer ama sen onu merak edersin. Bin kişi
yürüyordur o sokakta ama sen onu görürsün. Hiçbir şey dikkatini çekmiyordur ama
o çeker. Yani her şey merakla başlar. Ne yapıyor, nasıl biri, nelerden
hoşlanır, en sevdiği renk ne, ne tür film seyreder, burcu ne… ve daha birçok
soru aklında kımıldanmaya başlar. Eğer bu soruların muhatabına yakınsanız, konuşabiliyorsanız
şanslı bir azınlıktasınız demektir. Yok bir kere görmüş ve bir daha
göremeyecekseniz birkaç gün aklınızda durur ama uzun süre devam etmez bu
hisler. Tabii aslında sevenlerin düşünse de üzerinde pek durmadığı bir konu; hissedilenlerin
karşılıklı olup olmadığı? Aslına bakılırsa hisler karşılıklı da olsa genelde
bir taraf daha fazla sever ama gönül ister ki eşite yakın olsun bu hisler. Takıntısız
platonik insanlar için sevgi o kişi sevmese de devam eder çünkü duygular her ne
kadar karşı tarafa doğru olsa da aslında kaynağının kendisi olduğunu bilir. O sebeple
sevilmediği için karşı tarafı suçlamaz yani sevse daha güzel olurdu belki ama
sevmek zorunda da değil. (Bknz: yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni
sevmesi şart mı? N.H.Ran) Tüm bunlardan bağımsız haberlerde devamlı gördüğümüz
ruh hastası grubu var bir de kendilerini sevdiğim için yaptım diye utanmadan
savunan tiksinti bir insancık grubu. Biz şunu bir türlü anlayamadık, sevmek iyi
tamam seviyorum, ben çok seviyorum diye bağırması iyi ona da tamam da bu aşırı
sevgi ayarsızca, zarar vererek, kanatarak, acıtarak sevmekse onu ne yapalım?
Sevdiğin zaman bu karşı tarafı senin her yaptığına katlanmak zorunda mı bırakır
veya zorla mı sevdirdi bu insan sana kendini yani çıldırıyorum sayın okuyucu
sabahtan beri, bu yazıyı yazmamın sebebi sabah kadın cinayetleri ile bir dosya
okudum. Etkisinden kurtulamadım. O kadar sinir bozucu, o kadar saçma savunmalar
var ki. Biz toplum olarak güzel sevmeyi öğrenememişiz. Az sev, abartmadan sev
ama güzel sev, incitmeden, kırmadan dökmeden. Aradığını bulamadın mı, senin
sevdiğin kadar sevmedi mi sevdiğin seni, başka bir yol bul, uzak dur bazen
sadece olmaz. Yani o kadar güzel olmaz ki ancak bu kadar olmayabilirdi dersin. Yobazlığa,
kendi yaptıklarına kör olmaya, başkasının canını bile isteye yakmaya ne hakkın
var senin! Kimse kimsenin egosunu okşamaya gelmiyor dünyaya herkes kendi
hedefine, yoluna baksın, sende seni sevene bakarsın olur biter. Ama yok gözden
de gönülden de düşsün. Bunu istiyorsa yapacağımız hiçbir şey yok demektir.
Neticede sevmek kaçınılmaz,
kalbim çöle döndü de deseniz o çölde çiçek açtıracak mutlaka biri vardır. Yeter
ki sabırla, umutla beklemeyi bilelim.
Özdemir Asaf’ın da dediği
gibi:
Bir seviyi
anlamak
Bir yaşam
harcamaktır,
Harcayacaksın.
Bir Tavsiye: Yastıklı
Şarkı- Ezginin Günlüğü
İmkansız-Yeni Türkü
Yapma N'olursun- Dolu Kadehi Ters Tut
İmkansız-Yeni Türkü
Yapma N'olursun- Dolu Kadehi Ters Tut
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder