15 Şubat 2018 Perşembe

BELKİ DE YANLIŞ BİR LEYLA


"Eğer mutluluğunuz, bir başkasının yaptıklarına bağlıysa, çok ciddi bir sorununuz var demektir." demiş Aldous Huxley. Hatta insan mutsuzluğunu kendi kendine nasıl oluşturuyor bunu da Cesur Yeni Dünyasında distopik olarak gayet güzel yazmıştır. Bu cümle benimde hayata baktığım yerden baktığı için bunun üzerine yazmak istedim. Çevre büyük, çevre devasa, etkileri de aynı şekilde; yaptığımız bir hareketin, yazdığımız, okuduğumuz, ağzımızdan çıkan her şeyde etkisi var. E kaçınılmaz olarak mutluluğumuzda da tabii. Bir kesim aşırı maddeci; yani onun arabası var güzel mi güzel ama benim yok, onun ev şöyle, eşi böyle demiş, çantası, tokası, incik cincik yeni gelin evlerinin özentisi olan bir kesim, kendinde yok diye somurtup, ciddi anlamda mutsuz olan kıyasçı tipler var. Onları bu yazıya dahil etmiyorum çünkü o kafa değişik bir kafa, Allah muhafaza kafası o. Onlar kocişkolatalarıyla ve pembiş evlilikleriyle yaşamaya devam edebilirler. Saygılar.

Asıl mutluluk içimizde içimizde dedik gitmediğimiz danışman, okumadığımız kişisel gelişim, psikoloji kalmadı. Kendinizi sevin dediler bir yerden sonra kendimize kendimiz bile inanmadık, bir sürü sıkıntı. Aman yarabbi ne dertler var derken asıl olayın kendimizde bittiğini tekrar hatırladık. İnsanız, kusurumuz binde bin beş yüz belki ama bunu bilerek ve nerede sıkıntı yaşadığımızı bulmaya çalışarak bir başlangıç yapabiliriz. Yani insan önce kendini ölçmeli, kendini bilmeli, başkalarının hayatlarına bakacağına bende ne eksik var, benim iyi yanlarım ne, neyde başarılıyım diye bir kendini sorgulamalı ama burada kendinize dürüst olun yani 'yok canım o kadar da değilsin' diyebilin kendinize. Sonra o iyi yönlerinizi parlatmaya çalışın, kendinize yeni özellikler katın, kültürünüzü ölene kadar artırın. Korkmayın, güvenli kıyılarınızdan ayrılmaktan korkmayın. O koltuktan, televizyonun karşısından ömür boyu kalkmayacak mısınız gerçekten? Kendi işinizi kendiniz yapın, yardım alacağınız insanları iyi seçin. İnsanlara gülümseyin, ilerleyin. Şunu unutmayın, herkesi sevmek zorunda değilsiniz, herkeste sizi sevmek zorunda değil. Herkesle aynı düşünmek zorunda değilsiniz, onlar öyle yaptı diye öyle yapmak zorunda değilsiniz, biri sizi seviyor diye onu sevmek zorunda değilsiniz. Siz sizsiniz işte, fabrikasyon ürünü değilsiniz. O sebeple çevrenizin sizi mutsuz etmesine izin vermemelisiniz. Hani bir video vardı 'herkesin hayatına kimse karışamaz' diye aslında o adam bütün olayı çözmüş. :)

Aslında mevzu karışıp karışmamakta değil, mevzu sizin buna ne kadar izin verip vermediğiniz. Bu arada hepinizin geçmiş sevdicekler gününüz kutlu olsun, pembişler sizinde. Gelişime ve dönüşüme açık güzel günler görmeniz dileğiyle.

Bir tavsiye: Ezginin Günlüğü-Leyla


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder