"Eğer
mutluluğunuz, bir başkasının yaptıklarına bağlıysa, çok ciddi bir sorununuz var
demektir." demiş Aldous Huxley. Hatta insan mutsuzluğunu kendi
kendine nasıl oluşturuyor bunu da Cesur Yeni Dünyasında distopik olarak gayet
güzel yazmıştır. Bu cümle benimde hayata baktığım yerden baktığı için bunun
üzerine yazmak istedim. Çevre büyük, çevre devasa, etkileri de aynı şekilde;
yaptığımız bir hareketin, yazdığımız, okuduğumuz, ağzımızdan çıkan her şeyde
etkisi var. E kaçınılmaz olarak mutluluğumuzda da tabii. Bir kesim aşırı maddeci;
yani onun arabası var güzel mi güzel ama benim yok, onun ev şöyle, eşi böyle
demiş, çantası, tokası, incik cincik yeni gelin evlerinin özentisi olan bir
kesim, kendinde yok diye somurtup, ciddi anlamda mutsuz olan kıyasçı tipler
var. Onları bu yazıya dahil etmiyorum çünkü o kafa değişik bir kafa, Allah
muhafaza kafası o. Onlar kocişkolatalarıyla ve pembiş evlilikleriyle yaşamaya
devam edebilirler. Saygılar.
Asıl
mutluluk içimizde içimizde dedik gitmediğimiz danışman, okumadığımız kişisel
gelişim, psikoloji kalmadı. Kendinizi sevin dediler bir yerden sonra kendimize
kendimiz bile inanmadık, bir sürü sıkıntı. Aman yarabbi ne dertler var derken
asıl olayın kendimizde bittiğini tekrar hatırladık. İnsanız, kusurumuz binde
bin beş yüz belki ama bunu bilerek ve nerede sıkıntı yaşadığımızı bulmaya
çalışarak bir başlangıç yapabiliriz. Yani insan önce kendini ölçmeli, kendini
bilmeli, başkalarının hayatlarına bakacağına bende ne eksik var, benim iyi
yanlarım ne, neyde başarılıyım diye bir kendini sorgulamalı ama burada
kendinize dürüst olun yani 'yok canım o kadar da değilsin' diyebilin kendinize.
Sonra o iyi yönlerinizi parlatmaya çalışın, kendinize yeni özellikler katın, kültürünüzü
ölene kadar artırın. Korkmayın, güvenli kıyılarınızdan ayrılmaktan korkmayın. O
koltuktan, televizyonun karşısından ömür boyu kalkmayacak mısınız gerçekten?
Kendi işinizi kendiniz yapın, yardım alacağınız insanları iyi seçin. İnsanlara
gülümseyin, ilerleyin. Şunu unutmayın, herkesi sevmek zorunda değilsiniz,
herkeste sizi sevmek zorunda değil. Herkesle aynı düşünmek zorunda değilsiniz,
onlar öyle yaptı diye öyle yapmak zorunda değilsiniz, biri sizi seviyor diye
onu sevmek zorunda değilsiniz. Siz sizsiniz işte, fabrikasyon ürünü değilsiniz.
O sebeple çevrenizin sizi mutsuz etmesine izin vermemelisiniz. Hani bir video
vardı 'herkesin hayatına kimse karışamaz' diye aslında o adam bütün olayı
çözmüş. :)
Aslında
mevzu karışıp karışmamakta değil, mevzu sizin buna ne kadar izin verip
vermediğiniz. Bu arada hepinizin geçmiş sevdicekler gününüz kutlu olsun,
pembişler sizinde. Gelişime ve dönüşüme açık güzel günler görmeniz dileğiyle.
Bir
tavsiye: Ezginin Günlüğü-Leyla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder