Hepimizin kafasında ütopik bir dünya vardır. Ve o
ütopyaya uyan bir insan tipi, doğru ya da yanlış aslında insanları beğenirken
biraz o ütopya etrafında düşünürüz. Sadece tip olarak değil, birlikte yapacağımız
şeyleri, sevdiği film karakterlerini, okuduğu kitap türlerini, yeteneklerini,
ilgi alanlarına kadar detaylandırabiliriz. Tabii detaylar arttıkça o kişiye
ulaşma ihtimalimiz de gittikçe azalır. Zaman ilerledikçe ütopyamızdaki o insanı
bulmak zorlaşır, hayal kırıklığı artar, umut azalır. Şunu söylemek istiyorum;
kimin ne düşündüğü umurunuzda olmasın yani ne arıyorsanız onu aramaya devam
edin. Kimi ilgilendirir ki. Ulaşamamış bile olsanız hayalinizden uzak biriyle
hem kendiniz mutsuz olursunuz hem de onu mutsuz edersiniz. Evet bazen yanlış
insanları sevebilirsiniz. Çünkü öyle anlar vardır ki o tarafa doğru akıverir
içinizden bir şeyler. (bknz: Meyil adresim sensin) En çirkin hali bile size sevimli
gelenin yanlış kişi olduğunu düşünüyorsanız; sakin olun, zamana bırakın, başka
şeylerle meşgul olun ve geçmesiniz bekleyin. Geçecektir. Kısacası bu gönül
işlerini fazla ciddiye almayın. Sizin için en doğru insan en doğru zamanda
gelecektir. Gelmezse daha büyük bir şeyden koruyordur yaratıcı sizi buna
inanın. Umudunuzu taze tutun ne olacağı hiç belli olmaz. (bknz: Ted Mosby)
Ütopyanızın gerçek olduğu sağlıklı günler dilerim.
Bir Tavsiye: Moral of the Story- Ashe
Bir Not: Bu yazıya koyduğum resim bir Amabie tasviri, bu yaratık efsaneye göre salgın bitiren şans tılsımıymış. Gagası, saçları ve üç bacağı olan hayalet Amabie "bir salgın ortaya çıkarsa, benim bir resmimi çiz ve herkese göster, salgın sona ersin" dermiş. Tanıştığıma memnun oldum Amabie. :)