29 Ekim 2017 Pazar

CORPSE BRIDE


2001 yılı yapımı Corpse Bride animasyon filmler içinde Tim Burton'un işin içinde olması sebebiyle kendini diğer animasyonlardan ayırıyor. İçinde çoğunlukla müzikal ögeleri barındıran film, sevimli zombilerin danslarıyla kendini daha çok sevdiriyor. İşte size ölü gelinin hislerini anlatan küçük bir bölüm;

"bir muma dokunduğumda hiç acı duymam,
bıçak batırsanız hiçbir şey olmaz,
onun kalbi atıyorken ben burada ölüyüm
ve de içim sızlıyor.
Gel de gerçek değil de
sanki hala dökecek gözyaşım var.
Bir muma dokunduğumda hiç acı duymam,
güneşte ve yağmurda hepsi aynı,
kalbimde derin bir yara, çarpmıyor ama sızlıyor
içimdeki bu sızı gerçek değil sanırım.
Evet bir ölüyüm fakat hala dökecek gözyaşım var"

Bir bakıma yarım kaldığımız her olay sonunda biz de küçük parçalar halinde birer zombiye dönüşmüyor muyuz? Bir çoğumuz sadece nefes alıyor ama yaşamıyor. Hayat şartları, zorluklar, yorucu işler, kötü insanlar, hayal kırıklıkları, düşüncesizce yapılan her hareket, hayvanlara yapılan zulümler, insanın kendi türüne hak ettiği değeri vermemesi, kontrolsüzlük, nefretle büyütülen çocuklar, güç mücadeleleri, kesilen her ağaç, nasıl bu kadar kötü olabiliyorlar dediğimiz her olay, komşusu açken tok yatan bizler... ve daha birçokları.

Hepsinin sonunda hepimiz tam anlamıyla zombileşmiş olcağız, keşke biraz farkında olsak ve fark ettirebilsek..

Filmdeki ölülerin bizden daha canlı olduğunu fark ettiğimden yazdım bu yazıyı, umarım az da olsa bir şeyler yaparız da hepimiz kıyametin en yakın zamanda kopması için dua ediyor olmayız. İyi haftalar.

26 Ekim 2017 Perşembe

ORTALAMA ÜSTÜ ŞİİR

Ortalama erkekten
Ortalama kadından
Sakının
Sevgilerinden sakının

Sevgileri vasattır,
Vasatı aranır dururlar
Ama nefretleri dahiyanedir
Nefretleri seni beni
Herkesi öldürebilecek kadar dahiyanedir

Yalnızlığı istemezler
Yalnızlığı anlayamazlar
Kendilerinden farklı her şeyi 
Yok etmeye çalışırlar

Sanat yaratamadıklarından
Sanatı anlayamazlar
Yaratma başarısızlıklarını
Dünyanın beceriksizliğine yorarlar

Kendileri tam sevemedikleri için
Senin sevginin eksik olduğuna inanır
ve senden nefret ederler

Ve nefretleri
Parlak bir elmas
Bir bıçak
Bir dağ
Bir kaplan
Bir baldıran otu gibi
Mükemmeldir.

En usta oldukları
Sanattır nefret!

-Charles Bukowski-

Ortalama üstü bir tavsiye: Nazan Öncel-Eveleme Geveleme

20 Ekim 2017 Cuma

ANLIYORSUN

Her gün, her saat yeni bir şeyin farkına varıyoruz ama fark etmiyoruz sevgili okuyucu fark ettiniz mi?
Hayatımız çok düz, aşırı monoton gibi geliyor çoğu zaman, ki çoğu zamanda öyle. Ama aslında gözle görülmeyen minik farklar oluşuyor sürekli. Bugün yaptığınız bir hareket, söylediğiniz bir söz durgun bir suya atılmış taşın oluşturduğu halkalar gibi hayatımızı ve başkalarının hayatlarını etkiliyor. Bu etkilemeler art arda geldiğinde hep bir öğretiyle birlikte geliyor.
Bazen çok yakın sandığın insanların sandığın kadar yakın olmadığını anlarsın veya güvendiklerinin güvenini sorgularsın.
Sadece bir hareketin bütün güzellikleri alıp götürebildiği gibi yine bir hareketin yanlışları düzeltebildiğini anlarsın.
Değer verilmenin kendinle değil karşındaki insanla alakalı olduğunu ve ne kadar hissedersen hisset ona hissettiremediğini anlarsın.
Yaşamı değerli kılanın her zaman, -yanında olmasan- bile sevdiklerinin içsel bağlılığı olduğunu anlarsın.
Sevgiyi göstermenin en iyi yolunun söylemekle değil, davranışla olduğunu anlarsın.
Hayal kırıklıklarının tek güzel yanı olduğunu seni kitaplara, okumaya daha çok ittiğinde anlarsın.
Kalbinin yerinde olduğunu biri seni çok sevdiğinde anlarsın.
İnsan olduğunu bir canlıya merhamet duyduğunda anlarsın.
Bazı ilişkilerin sonunda hiç sevilmediğini, önemsenmediğini, saygı duyulmadığını anlarsın lakin burada kendi kıymetini sorgulama sakın, gerçekten isteyene ve sevene her yer yakın, her şey mümkün, değer bilecek, ilgi gösterecek çok yol var. Kendi değerinizi biri size ilgi gösterdiğinde değil, kendi başınıza her durumda ayakta kalabildiğinizde ve düştüğünüzde yeniden kalkabildiğinizde anlarsınız.

Yüzünüze baktığında gözleri parlayan insanlarla bir arada olmanız dileğiyle...

Bir tavsiye:Duman-Yürekten

8 Ekim 2017 Pazar

GÖRÜYORUM


Gözleriniz ve kalbiniz açık olduğunda hayat size aradığınız bütün soruların cevaplarını sunuyor. Önemli olan görebilmek, hissedebilmek ve yok saymamak. Kendiniz için neyin doğru olduğunu, nasıl mutlu olacağınızı, kendinizi nasıl iyi hissedeceğinizi en iyi siz bilirsiniz. Bütün soruların cevabı yine sizde olmuş oluyor böylece sevgili okuyucu. Kendinizi unutmayın, akışta yaşayın ama kendinizi akışa kaptırmayın. Ne yapmak istediğinizi unutmayın, kötü niyetli eleştirilere kulağınızı kapatın. Sizi besleyen eleştirilere ise açık olun. Eğer bir saçmalık yaptıysanız veya yapmayı düşünüyorsanız, aklına güvendiğiniz bir arkadaşınızın veya yakınınızın fikirlerini alın ve size saçmalamışsın dediğinde alınmayın. Düşünün. Nasıl yapabilirim, nerede yanlış yaptım diye. En sıkıntılı insan tipleri listesinde ilk 3'e rahat girebilecek tiplerden biri bana göre kendinde hiç hata görmeyen insanlardır. Bir şey yaptığında kendinden başka herkesi suçlayan insanlardan uzak durun, çünkü anlatamazsınız ve sıkılırsınız. Cevapları aramaktan asla vazgeçmeyin. Kendinizi aramaktan asla vazgeçmeyin. Ne yapmak istediğinizi aramaktan asla vazgeçmeyin. Kendinize iyi gelecek insanları aramaktan asla vazgeçmeyin. Sahip olduğunuz her şeyin kıymetini bildiğiniz, uzanıp kendi yanaklarınızdan öptüğünüz güzel günleriniz olsun.