10 Ağustos 2017 Perşembe

AMA


Yaşımız büyüdükçe sorumluluklarımız artıyor buna bağlı olarak başa çıkmamız gereken sorunlar, hayatın omuzlarımıza yaptığı sinir bozucu ağırlıkta artıyor. İş yükü, ev yükü, çocuk, yirmi dört saatin yetmemesi bizi birer süper kahraman gibi yaşamaya itiyor. Herkesin bir yerlere yetişmesi gerekiyor. Kimsenin birbirini dinlemeye, anlamaya vakti yok. Bunun zararlarını çok sonra fark ediyoruz ve son pişmanlıkta fayda etmiyor maalesef. Okulda nasıl yaşamamız gerektiği öğretilmiyor, aslında nefes alıyor olmamız yaşadığımız anlamına gelmiyor. Çalışmak, koşuşturmak zorundayız diyen büyük kitleye hak veriyorum ama bir ama eklemek istiyorum;
Ama şu kaçırdığımız saatler bir daha gelmeyecek...

Ama çocuğunuz ilk olarak bir defa çıkaracak o kelimeyi...


Ama güneşin doğuşunu yarın sabah göremeyebilirsiniz...

Ama bugün dargın olduğunuz eşinizin adını bir daha söyleyemeyebilirsiniz...
Ama yoğunluktan arayamadığınız ailenizi kaybedebilirsiniz...

Ama gözleriniz yağmuru bir daha görmeyebilir…  

Ama kırdığınız kalbi zaman geçtikten sonra tamir etmek için bulamayabilirsiniz...
Yapmanız gereken küçük nefes araları. Hayatta olduğunuz hissetmek için küçük molalar verin. Gözlerini kapatın ve kendinizle konuşun. O ne düşünüyor, içinizden gelen sese kulak verin. Kendinizi unutmayın. Huzur her insanın kendi içinde sakladığı müthiş bir ruh halidir. Bırakın sizinle çoğalsın.
Hayatınızı bahanesiz yaşamanız dileğiyle…
Bir tavsiye:Nil Karaibrahimgil-Yürüdün mü?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder