26 Ağustos 2017 Cumartesi

DÖNGÜDE TAKILMAK


Son on gündür kıvranıyorum bir şeyler karalayabilmek için, yazamıyorum benim İlhami nereye gitmiş hiçbir fikrim yok. Akşam yemek yerken kulağımda bir ses;
“Sana söz yine baharlar gelecek
 Sana söz ışık sönmeyecek“
‘Evreka’ dedim. Ve aynı şekilde söz verdim kendime. Birçok garip duyguyu, düşünceyi bir arada yaşadığım bir dönemden geçiyorum çünkü. Büyümek durumu pek bana göre değilmiş gibi geliyor ama aynı zamanda bazı şeylere çok geç kalmış hissediyorum kendimi sanki elli yaşındaymışım gibi.. Ki ben elli yaşında birinin bile hayatını kökten değiştirebileceğine inanan biri olarak böyle hissetmem garibime gitti. Kendini bunalıma sokan, hep olumsuzluk aşılayan insanlara sinir olurdum son zamanlarda ben öyle davranıyorum. Annem şaşkın ‘ne bu surat diye’ soruyor haklı da ayrıca. Uyan dedim kendime seni dibe çeken her neyse izin verme! Böyle garip hissetmeme sebep olan her neyse üstesinden bir şekilde geleceğime söz veriyorum.
Şarkı her ne kadar benim adıma yazılmamış olsa da;
“Bana söz yine baharlar gelecek
 Bana söz ışık sönmeyecek“
Bu yazıyı kendim için yazmış oldum buna gerçekten ihtiyacım vardı. Sonunu da sizin için bağlıyorum,
Her ne yaşarsanız yaşayın umudu, yaşama sevincini hep bir yerinden tutup asla bırakmamanız dileğiyle..

Bu yazıyı 14.11.2014 tarihinde yazmışım, akışta aynı döngüde takılmış olmak böyle bir şey sanıyorum. Büyümek durumu pek bana göre değilmiş yazmışımya, hala bana göre değilmiş onu tekrar anladım sevgili okuyucu çünkü ben hala çocuk gibiyim, hissettiğim hiçbir şeyi saklayamıyorum. Hala herkesin içinde ağlamaktan çekinmiyorum, hala aklıma gelenle ağzımdan çıkan bir oluyor, hala oyuncaklarımı saklıyorum, hala çok kolay affediyorum, hala çok seviyorum. İyi mi kötü mü bilemiyorum ama güzel şeyler olacak biliyorum. Kendimi hazırlıyorum. Bu yazı her ne kadar ilhamisini arayan yazarın pesimistik ögeleri barındıran yazısı olsa da siz kendinize iyi bakın umudunuzu hiçbir zaman kaybetmeyin. Emin olun kötü görünen her olayın içinde minnak da olsa iyi bir şey vardır. İyi pazarlar.


Bir not: Sıkıntısı olan arkadaşlarım her zaman paylaşabilir çünkü konu başkası olunca mantık abidesi oluveriyorum. Kendime gelince aklımın iplerini salıyorum sevgili okuyucu.
Konunun içinde geçmişken bir tavsiye: Yüksek Sadakat- Aklımın İplerini Saldım

13 Ağustos 2017 Pazar

GÖKKUŞAĞI


Bazı insanların size şans olarak gönderildiğine inanır mısınız? Ben inanırım. O tektir. Yani bir benzeri tekrar karşınıza çıkmayacaktır. Şans olarak gelen insanlara 'gökkuşağı' diyelim. Siz öyle bir dönemdesinizdir ki hayatınız aynı rutinlikte devam ediyordur. İçinizden bir ses hem mevcut durumu değiştirmek istiyordur, hem de bunu yapacak gücü kendinizde bulamıyorsunuzdur. Sonra o gelir çok alakasız bir zamanda, alakasız bir şekilde, başta tesadüf diye düşünürken sonra yavaşça aklınızda çıkmadığını fark edersiniz. Hatta bir anda hayatınızın içine girmiştir bile. Bu tip insanlar size hayata daha önce hiç bakmadığınız bir pencere açarlar. Kendi kendinize 'ben niye bunu düşünemedim' der hem şaşırır hem de mutlu olursunuz. Daha önce yapmadığınız şeyleri onunla yapabilirsiniz, oyun oynarsınız, çokça gülersiniz, kendinizi ilk defa bu kadar rahat hissedersiniz. Eğer kendinize ve ona izin verir, bu gökkuşağının farkına varır, onunla bir bütün olmayı başarabilirseniz kendinize çok şey katar, kendinizde her şeyi yapacak gücü bulursunuz. Çünkü şansınız size her durumda hep destek tam destek olacaktır. Ama yok eğer bu şansın farkına varamazsanız, kendinizi dönüştürmek adına bir adım dahi atmazsanız, alışkanlıklarınız birlikte kuracağınız hayattan daha baskın olursa şansınıza el sallayabilirsiniz. Çünkü artık onu kırmış, değersiz hale getirmiş ve kendinizden uzaklaştırmış oldunuz. Tebrik ediyoruz. Siz hatayı istediğiniz kadar karşıda veya dünyada arayın. Gökkuşağınız bir süre sonra başka bir dağın üzerinde yükselecektir. Siz mi? Siz maviyi bulacaksınız, moru bulacaksınız, turuncuyu, kırmızıyı, sarıyı, yeşili bulacaksınız ama hepsinin bir arada olduğu gökkuşağını tekrar bulamayacaksınız.

Eğer gökkuşağınız yanınızda ve size aitse bahanesiz, her şeyiyle kocaman kucaklayın, bir olun, hiçbir şey hiçbir durum ikinizden daha önemli olmasın. Kıymetinizi bilin. Hepinize musmutlu bir hafta diliyorum.

10 Ağustos 2017 Perşembe

AMA


Yaşımız büyüdükçe sorumluluklarımız artıyor buna bağlı olarak başa çıkmamız gereken sorunlar, hayatın omuzlarımıza yaptığı sinir bozucu ağırlıkta artıyor. İş yükü, ev yükü, çocuk, yirmi dört saatin yetmemesi bizi birer süper kahraman gibi yaşamaya itiyor. Herkesin bir yerlere yetişmesi gerekiyor. Kimsenin birbirini dinlemeye, anlamaya vakti yok. Bunun zararlarını çok sonra fark ediyoruz ve son pişmanlıkta fayda etmiyor maalesef. Okulda nasıl yaşamamız gerektiği öğretilmiyor, aslında nefes alıyor olmamız yaşadığımız anlamına gelmiyor. Çalışmak, koşuşturmak zorundayız diyen büyük kitleye hak veriyorum ama bir ama eklemek istiyorum;
Ama şu kaçırdığımız saatler bir daha gelmeyecek...

Ama çocuğunuz ilk olarak bir defa çıkaracak o kelimeyi...


Ama güneşin doğuşunu yarın sabah göremeyebilirsiniz...

Ama bugün dargın olduğunuz eşinizin adını bir daha söyleyemeyebilirsiniz...
Ama yoğunluktan arayamadığınız ailenizi kaybedebilirsiniz...

Ama gözleriniz yağmuru bir daha görmeyebilir…  

Ama kırdığınız kalbi zaman geçtikten sonra tamir etmek için bulamayabilirsiniz...
Yapmanız gereken küçük nefes araları. Hayatta olduğunuz hissetmek için küçük molalar verin. Gözlerini kapatın ve kendinizle konuşun. O ne düşünüyor, içinizden gelen sese kulak verin. Kendinizi unutmayın. Huzur her insanın kendi içinde sakladığı müthiş bir ruh halidir. Bırakın sizinle çoğalsın.
Hayatınızı bahanesiz yaşamanız dileğiyle…
Bir tavsiye:Nil Karaibrahimgil-Yürüdün mü?