14 Ekim 2019 Pazartesi

HA HA HA HAPŞUU!


Bu sene iki bin on sekiz Ekiminden on gün önce açmışım hastalık sezonunu ama havalar bu sene daha bir dengesiz sanki ya da benim vücut direncim her sene bir öncekine göre daha çok azalıyor. Hastayken en sevdiğim şey salonun sevdiğim koltuğuna battaniye yastık yerleşmek, hastayken kendi yatağımda yatmaktan hoşlanmıyorum bu da böyle bir alışkanlık oldu bende, şimdi de size o koltuktan kızarmış burnumla yazıyorum. Şu anda hiç sağlığınızın kıymetini bilin filan diye öğütleme yazısı yazmayacağım aslına bakarsanız beni şu anda mutlu eden tek şeyin eritme ilaçtaki tadın şansıma portakallı çıkmış olması ve yazı yazmamın tek amacının kendimi oyalamak olduğunu düşünürsek istediğim kadar alakasız şeyden bahsedebilirim.
o   İlacın tadı gerçekten fena değildi bir de biz küçükken portakallı ve çilekli ateş düşürücü şuruplar vardı. Keşke belli bir yaşı geçince de içtiğimizde işe yarasaydı mesela şu anda o şuruplardan içseydim daha mutlu olabilirdim.
o   Bir de yattığımda tıkanan burnum uyumama engel olmasaydı. Yalnız şu anda neyi düşündüm, hasta olurken bile iş yoğunluğuma göre oldumya ahahahaha canım biyolojik saatim.
o   Çok ilginç bu gece doğru düzgün uyuyamadım ama rüyamda üzerimi örttüğünü gördüm, sonra da kendime kızdım. Biliyorum çünkü.
o   Bitkiselli zencefilli drops kalp ben.
Beynimi mukoza tabakası kapladığı için saçmalıyorum sevgili okuyucu şu anda Dilber hala modunda terledim ha diyerek yazımı bitiriyorum. Siz yine de kendinize dikkat ediniz. Sağlıklı haftalar olsun.

8 Ekim 2019 Salı

BOŞLUKLARI DOLDURALIM


Hiçbir şey istemedim. Büyük, geniş, ferah. Evet aklımdan geçirdim, yalan söyleyemeyeceğim zaten söylemeyi denediğimde gülesim geliyor. Bende susuyorum. Zaman ilerlemesinin bana kattığı en güzel huy bir şeylere şikayetlenirken bunu fark edip şikayet eden beni durdurması oldu. Kaç günlerdir böyle bir aktivite olsa bir şeyler olsa arayışındayım. Aslına bakarsak buldum da bir sürü bir şey boş durmuyorum ama ne aradığımı bulamadım. Bulamayınca da hemen somurtuk hemen ofurdanmaya başladım yine, sonra dedim ki aramaya devam edeceksin yapacak bir şey yok. Dolduracaksın günlerini, kendini, uğraşmaya devam et. Ve kendi sözümü dinleyip 3 farklı oyuna bilet aldım. Kahve yapımıyla ilgili workshopa da yazılayım bu düşünce aşamasında şimdi. Bu yazı bitsin bir de sinema tarayayım. Niyeyse bu aralar devamlı bilgisayar oyunu, playstation oynayasım var, bir de canım acayip ay çöreği çekiyor Ankara’da olandan ne ilgisi varsa. Her neyse yine küçük şeyler sevindirir ruhumu yeter ki içinde sanat, incelik bulundursun. Kaktüslerim çok tatlış oldu ama domatesim ürün vermedi işte buna bir nebze üzülüyorum. İnsan kendinin farkında oldukça mutlu olduğu şeyleri de daha kolay ayırt ediyor. Bende kendimle vakit geçirmeyi daha çok sever oldum. Eskiden boşluktan sardığım şeylere artık ilgi duymuyorum. Evet insan bazen yanında iyi vakit geçirdiği biri olsun istiyor ama gittiğin yerlerde tanımadığın insanlarla tanışmakta iyi geliyor. Hem ne demişler hayatına eşlik etmek isteyen zaten geliyor değil mi. Kafamı kaldırıp odamın penceresinden baktığımda bana gülümseyen bir bulut surat görüyorum. Kendinizi kendinizle vakit geçirmeyi sevecek şekilde eğitin, bazen zorunda da olsanız daha çok tercih etmeniz dileğiyle…

Bir Tavsiye: Daha Mutlu Olamam- Mor ve Ötesi