Gri bir Pazar gününden herkese
yeniden merhaba. Yoğun bir ders dönemi ertesinden fırsat buldukça girip uzaktan
bakabildiğim sevgili bloguma kavuşmuş durumdayım. Nasıl bir vakit darlığı, kaç
kişiye birden bölünmem gerekti bu son aylarda inanın ben bile kendimden
beklemediğim bir performansla buna şahit oldum. Bu aralar artık gezegenlerin
durumu nasılsa sanırım onlarında etkisi var herkes bir koşturma telaşe
içerisinde, herkes yoğun, meşgul, kafaların içi dopdolu. Böyle olunca da
kendimize zerre vakit ayıramaz olduk, hobiler deseniz ne zamandır dolaplardan
çıkmaz oldular. Artık ben şahsen kendim biraz daha rahatlamış durumda olarak
bunlara vakit ayırmaya çalışacağım, umarım. Sizde elinizden geldikçe enerjinizi
güzel şeylere yönlendirmeye çalışın. Evet her şey yolunda gitmiyor biliyorum.
Her istediğimiz de istediğimiz anda olmuyor onu da biliyorum. Buna alışığız ki
çok daha güzel. Hayatıma bir sürü renk katan biri; 'bir şey zor olursa daha
kıymetli olur, beklemek gerekiyorsa beklenir sonunda mutluluktan ağlayacaksak
eğer ve öyle de olacak bak gör.' demişti. Umarım haklıdır. Beklediğimiz,
zorluğunu yaşadığımız, hemen sahip olamadığımız her şeye en doğru zamanda
kavuşmak dileğiyle..
Günün kısa filmi: The House of
Small Cubes film 2008 Japon yapımı (Kunio Tako) en iyi kısa film Oscar ödülünü de almıştır. Muhakkak
seyredin, hayat hep anlardan ibaret aslında.